Kirliydi Kar

Kirliydi Kar Simenon’un okuduğum ilk kitabı. Ancak yazarın dünyanın kitapları en çok basılan yazarlarından birisi olduğu, farklı adlarla da olsa 450-500 civarında kitap yazdığı, eserlerinin farklı dillere çevrilme açısından ilahi kitaplar dışında Marx ile yarıştığı gibi bilgileri de bu kitapla birlikte Simenon’u araştırırken öğrendim. Dünyanın en çok okunan yazarlarından birisi Simenon ama aynı ilgiyi Türkçe’de gördüğünü söylemek pek mümkün değil.

Kirliydi Kar’ın ana karakteri Frank Friedmaier çarpıcı, keskin ve baskın bir karakter. Kitap tamamen onun etrafında dönüyor. İlk sayfadan Raskalnikov vari bir karakterle karşılaştığınızı sanıyorsunuz. Ancak onda hiç pişmanlık emaresi yok. Raskalnikov yaptığı eylemin altında ezilirken, Friedmaier durmuyor. Onun için diğer insanların bir metadan farkı yok gibi. Bir psikopat olarak görebilirsiniz Friedmaier’i ya da sosyopat. Sonra kitabın ikinci yarısında Otomatik Portakal’ın Alex’i geliyor aklınıza.

Yazgı ile bir hesaplaşması var gibi Friedmaier’in. Kitabın merkezi de şu cümlede sanki: “Çok tuhaf. Yaşamının büyük bir bölümünü -ah, ne kadar da büyük!- onunla hesaplaşıp, onunla vuruşmak için yazgıya nefret duyarak, kişisel sayılacak bir nefretle geçirdi.”

Bu nefretin kaynağı neydi acaba? Roman 2. Dünya Savaşı sırasında geçiyor ama nefretin işgalcilere ya da savaş yıllarına dair kaynağı yok kanımca. Baba faktörü olduğunu düşünüyorum. Kitaptaki önemli erkek karakterlerin “baba” olgusu ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi var. Bu açıdan psikanalitik bir incelemesi de yapılabilir romanın.

Son olarak kitabın sonuna doğru bir Kafka göndermesi de dikkatimi çekti: “Yüzükoyun yatmak değildi bu sadece. Somya yerine geçen tahtaların üzerinde kendini bir böcek gibi ezmekti.”

Yazar: Georges Simenon

Çevirmen: Ümit Moran Altan

Yayınevi: Everest Yayınları

Orjinal Adı: La neige etait sale

Baskı: 1. Baskı 2017

Yorum bırakın