Farklı Bir Perspektiften Fareler ve İnsanlar…

Fareler ve insanlar… Eski Amerikan filmlerinde görmeye alıştığımız bir akıllı ve bir aklı kıt iki yoldaş hikayelerine belki de kaynaklık edecek şekilde iki yoldaşın hikayesi. Genel prototipe uygun şekilde akıllı olan kısa boylu, aklı kıt (budala demek geldi aklıma ilk olarak ama Lennie’ye George’un ifadesi ile hitap etmek istedim.) olan hantal ve güçlü. İki yoldaş 19. yüzyıl Amerikan dünyasının belki de başat aktörlerinden büyük çiftliklerde işçilik yaparak yaşıyorlar. Kitabın ilk basım tarihinin 1937 olduğunu hatırlatayım. Bu arada kitabın ilk bölümünde George dile getirdiği şekli ile 50 USD ile bir bekar işçi gayet de mutlu mesut yaşarmış, onu da öğreniyoruz. Piketty Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital kitabında “Klasik Romanda Paranın Anlamı” başlıklı küçük bir bölüm açar ve bölüme “18 .ve 19. yüzyıl romanında para her yerdedir; yalnızca soyut bir güç olarak değil, aynı zamanda ve en önemlisi, hissedilir ve somut bir büyüklük olarak karşımıza çıkar.”(T. İş Bankası Yayınları, s. 111) diyerek başlar. Jane Austen’inden hareketle 1800-1810 civarında İngiltere’de ortalama gelirin yıllık 30 pound ve Belle Epoque’de 1900-1910 yıllarına doğru bu rakamın 80-90 pound düzeyinde olduğunu ifade eder. Amerikan, Alman, İtalyan ve uzun süren parasal istikrarı tecrübe etmiş tüm ülkelerin romanlarında parasal istikrarın başka örneklerinin bulunabileceğini söyler. Buradan hareketle bir John Steinbeck romanında Piketty’ye bir referans göndermek istedim. Yine kitabın farklı bölümlerinde bazı parasal veriler var: Örneğin, çiftliklerde işçiler arasında popüler bir derginin fiyatının on sent olduğunu, geneleve gitmenin iki buçuk dolar, orda bir içkinin yirmi sent olduğunu görüyoruz. Diğer önemli bir parasal atıf da, American River ve altına hücum ile ilgili. Belki de bir yorum yazısı yazmam gereken “Altının Gücü” adlı kitabında Bernstein, Kaliforniya ve Avustralya’da akarsulardan altın toplanması üzerine bu coğrafyalara olan hücumdan bahseder. Binlerce insanın belli yerlere sadece altın bulmak için göç ettiği tarihlerde birçok insan zengin olmuştur. Bernstein şu ifadelerle özetler durumu: “19. yüzyılda Kaliforniya, Avustralya, Klondike ve Güney Afrika’da geçen altına hücum hikayeleri bugüne dek çok sayıda kitaba ve filme konu olmuş, televizyonda defalarca anlatılmıştır. Her kütüphanede bu konuya ayrılmış metrelerse raf bulabilirsiniz.”(Scala Yayıncılık, 2. Baskı s. 215) İlk kez 1848’de altın bulunan Kaliforniya’ya yalnızca 5 yıl içinde 25 bin Fransız ve 20 bin Çinli’yi içeren 100 bin kişi akın etmişti. Fareler ve İnsanlar’da George da çiftlikteki karışık kasvetli ortamdan sıkıldığında Lennie’ye birkaç dolar biriktirdikten sonra belki “American River”a gideriz, orda günde bir iki dolar yaparız, belki de bir damar buluruz diyor. Altına hücum döneminin izlerini de görüyoruz kitapta.

George’un Lennie’yi koruma güdüsü için daha karşılaşmalarının ilk dakikasında çiftlik patronu şaşırıyor ve George’un Lennie’nin sırtından mı geçindiği sorusunu ortaya atarak, şimdiye kadar kadar bir başkası için bu denli çırpınan bir adam görmedim ve senin bundan çıkarın ne bunu öğrenmek istedim diyerek bakış açısını net şekilde gösteriyor. Aynı şaşkınlığı çiftlikteki başka kişilerde de görüyoruz: “Birlikte dolaşıp birbirine destek olan kişilere pek rastlanmıyor artık, Nedendir acaba? Şu dünyada herkes birbirinden korkuyor  olsa gerek” diyen Slim’in tepkisi standart görüşü yansıtıyor sanırım.

Kitabın giriş kısmında çiftlikte çalışan ve kitap okumaya düşkün, çiftlikte patronun bir galon içki ile verdiği Noel partisine katılabilmesi roman içerisinde bir vaka olarak belirtilen bir zenci karakterin bulunduğunu da görüyoruz. Sonrasında bu zencinin yalnız başına bir kulübede yaşadığını kitap okumasının da yalnızlığının bir sonucu olduğunu görüyoruz. Kulübesine de beyaz insanın girmesinin sıradışı olduğunu da.

Kitapta Japon aşçılara bir atıf var. ABD Tarihi adlı kitaptan da görebileceğimiz üzere Birleşik Devletler’in toplumsal yapısına dünyanın hemen her tarafından göç eden insanlar katkıda bulunmuştur. Japonlar da çeşitli zamanlarda kitlesel göçler yapmıştır ABD’ye. Tarihi kayıtlar Amerika’ya Japon göçünün başlangıcını 19. yüzyılın başına kadar götürmekle birlikte daha toplu göçlerin yüzyılın ikinci yarısında Batı yakasına gerçekleştiğini görüyoruz. Ve Japon göçmenler özellikle Kaliforniya ve Hawaii’de tarımsal gelişime önemli katkıda bulunuyorlar.

Kitaptan toplumsal hayata dair edinebileceğimiz başka bir çıkarım da çalışma saatleri ile ilgili. Çiftlik çalışanları Pazar günü tatil yapıp günde on bir saat çalışmaktadırlar. George ve Lennie’nin hayali de kendi küçük topraklarını alıp günde altı ya da yedi saat çalışarak kendileri için yetecek miktarda para kazanmak ve hayatlarını devam ettirmektir.

George ve Lennie’nin bireysel ütopyaları olan kendi topraklarına sahip olma hayali yaşlı Candy’nin elindeki üç yüz elli dolarla onlara katılmaya gönüllü olması ile gerçeğe yaklaşmaktadır. Birkaç ay içinde birkaç yüz dolar daha biriktirip küçük bir çiftliği alabileceklerini planlamaktadır George. Kitabın sonu ne yazık ki koca dev Lennie’nin parmaklarındaki kontrolsüz güç ile sona eriyor. Çiftlik sahibinin oğlu Curley’in hafifmeşrep karısının ayırt etme gücü olmayan birisi olarak koca elleri ile alıyor Lennie. Ve daha önceden bir sıkıntı olması durumunda George’un ona saklanmasını söylediği yere gidiyor. Kitabın sonundaki Lennie’nin ölümü ile Candy’nin yaşlı artık kör olmuş köpeğinin ölümü arasında bir analoji de var. Candy, George’a köpeğini başkasına vurdurduğu için üzgün olduğunu onu kendisi vurmadığı için pişmanlığını belirtiyor. George da çiftlik çiftlik dolaşmanın artık anlamsız olduğu ve yeni Curley’lerin karıları ölmesin düşüncesi ile hareket ediyor sanırım sonunda. Biraz da yılların dostunu başka ellere bırakmamak.

Yorum bırakın