Kitlelerin Bilgeliği

Kitlelerin Bilgeliği – James Surowiecki

Altı başlık: (Çok Kişinin Aklı Neden Az Kişinin Aklından Üstündür ve Kolektif Akıl İş Dünyasını, Ekonomileri, Toplumları, Ulusları Nasıl Biçimlendirir?)

Bu kitap için yorum yazmaya karar verdiğimde Türkçe’de kitap hakkında neler yazılmış diye bir araştırma yapayım dedim. Oldukça fazla yazıyla blog yazısıyla karşılaştım. Atilla Yayla da 7 Haziran seçimleri sonrasında kitaptan da bahis edilen iki yazı yazmış. Sayın Yayla iki yazıda Surowiecki’nin temel tezlerini özetleyerek demokratik seçimlerin de kitlelerin bilgeliğinin yansıdığı bir alan olduğunu işaret etmiş. Ancak kitapta demokrasi ile ilgili yapılan tartışmaya değinmemiş kanımca. Bu da kitabın ilettiği mesajın söz konusu iki yazı ile tam olarak aktırılamadığını düşünüyorum. Yazımın sonuna doğru demokrasi konusuna değineceğim.

Kitlelerin Bilgeliği, çok sayıda bilimsel makale ve çalışmadan yararlanmış, gündelik hayatın tam ortasında olan çok sayıda soru ve konuya gayet makul açıklamalar getiren çok zekice bir kitap. Kitap temel olarak üç sorun biçiminin (bilişsel problemler, eşgüdüm sorunu ve işbirliği) çözümü üzerinde ilk yarısı daha teorik (bu ilk teorik bölümde de her argüman için çok sayıda örnek kullanılıyor) ikinci yarısı ise altı farklı alanda olmak üzere gerçek/önemli/büyük problemler üzerinden pratik bir tartışmada bulunuyor. Yazarın göstermek istediği temel önerme ise belirli şartların sağlanması durumunda kitlelerin bireysel performanslardan daha iyi sonuçlara ulaşacaklarıdır. Ancak kitapta sözkonusu olan problemlerin genel itibariyle optimizasyon problemleri olduğunu gözden uzak tatmamak lazım. Bu noktada gerek şart olarak sayılan çeşitlilik, bağımsızlık, kümelenme ve belirli ölçüde bir ademi merkeziyetçilik anahtar önemde. Kitabı tartışırken ve önermesini kullanırken bu gerek şartların yerine sağlandığından emin olunması gerekir. Zira fikirsel ve bilişsel çeşitlilik içermeyen bir grup uzmanlardan da oluşsa yanlı (biased) bir karara ulaşacaktır. Çeşitlilik gruba aksi takdir olmayacak bakış açıları katarken, grubun yıkıcı eğilimlerini de dengeleyecektir. Karar mekanizmasında bulunanların ya da bir gruptakiler bağımsız olmaması iki nedenden önemlidir. Öncelikle, yapılan hatalar ilişkisiz hale gelir. İkinci olarak da bağımsız bir üyenin ancak gruba bir artı değer katabilmesidir. Ademi merkeziyet bağımsızlık ve uzmanlaşmayı sağlarken küçük topluluklarda eşgüdümü sağlayabilmesidir. Kitle iki zorunluluk arasında dengeyi bulmak zorundadır: bireysel bilgiyi evrensel ve kolektif olarak yararlı kılmak ve aynı zamanda bir şekilde özgül ve yerel kalabilmek.

Yazarın tezini istatistiksel olarak da okumak mümkün. Çok sayıda verinin bir araya gelmesi ile dağılımlar normal dağılıma yakınsamaktadır. Tekil ihtimal hesaplamaları ise uç değerler üretmeye daha eğilimlidir. Verinin çeşitliliği ve bağımsızlığı da istatistiksel olarak veri kalitesini artırmaktadır.

Yazarın kitleye atfettiği önemi uzmanlığı dışlayan bir yaklaşım olarak da almamak lazım. Bir uzmandan en büyük yararı elde etmek için tavsiye ve önerilerinin başkalarınınkiyle birlikte harmanlaması gerekir. Tek bir kişinin zaman içinde gruptan daha iyi performans göstermesi mümkün değildir. Grup düşünsel olarak bağımsız farklı uzmanlardan oluştuğu sürece uzman bilgisi elbette kıymetlidir.

Yazar kitap boyunca ekonomi, istatistik, sosyal psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, finans/yönetim gibi çok sayıda bilim alanından oldukça çok sayıda örnek veriyor. Bu örnekleri okumak gerçekten çok zevkli. Trafik problemini nasıl çözeriz, bilimsel bilginin üretimi, grupların nasıl etkin olabileceği, piyasalarda balon oluşumu gibi konularda çok zihin açıcı tartışmaları var.

Tabi kitabı okurken kitaptaki argümanın değilini düşünerek kitlenin nasıl çözüm üreten bir yapıdan sorunun kaynağı olan bir yapıya evrildiğini de görüyorsunuz. Columbia faciası, borsa balonları vs. ama daha fazlasını ülkemizi düşünerek görebiliriz: trafik keşmekeşi ya da etkin işlemeyen piyasa gibi.

Yazar bir bölümde kapitalist sistemin erdemini ve gelişmeye yaptığı temel katkıyı da anlatıyor. İlk anda çok anlaşılır gibi gelmese de okudukça argümanın netliği sizi hayrete düşürebilir. Batı’da ticaretin (Quakerlar, yerel localar ve güven üzerinden) ve ticaret hukukunun gelişimi üzerinden temellendiriyor yazar argümanını.

Şirket yönetimine ilişkin söyledikleri de çok çarpıcı. Esasında buradaki tartışma şirket yönetiminden öte karar almak için oluşturulan organizasyonel yapılar üzerine. Yapının nasıl doğru sonuçlar üretebildiği ya da nasıl çuvallayabildiğini çok güzel örneklerle anlatıyor.

Demokrasi Tartışması
Son bölümde kitlelerin bilgeliği ile demokrasi arasındaki ilişkiye ayırdığı bölüm ise konunun bam teli gibi. Diğer tüm örneklerde temel problemleri çözen kolektif bilgelik iş demokrasiye gelince form değiştirerek yazara göre uzlaşma ve değişimin erdemlerini insanların kafasına sokan, bilgeliği demokrasinin ürettiği çözümler olarak değil ama çözümü bulma yolu olan demokratik yol olarak görmektedir. Bu noktada kitaptan birkaç alıntı yapmak istiyorum:

“Seçmenler, kendi özel çıkarlarını kollayacak adayları seçmek isterler, ülkenin bütününün refahını düşünenleri değil (ülkenin refahının, seçmenin bireysel refahını da etkilediği durumlar hariç). Siyasetçiler her şeyden önce yeniden seçilmek istediklerinden, ülke için en yararlı olacağını düşündükleri yönde değil seçmenleri kendi yanına çekme olasılığını en yüksek gördükleri yönde oy kullanırlar; bu da çoğu kez oy ticaretine dönüşür ve güçlü lobilerin çıkarlarına özel dikkat göstermelerini gerektirir.”

“Seçkinler de herkes kadar partizandır ve kamu yararını ortalama seçmenden daha fazla gözetmezler. Daha önemlisi, karar verici bir zümrenin çapını daraltırsanız, nihai yanıtın doğru çıkması olasılığını da azaltırsınız. Son olarak, çoğu siyasal karar sadece bir şeyin nasıl yapılacağına dair değildir. Ne yapılması gerektiğine dair; değerlerin, karşılıklı ödünlerin, insanların ne tür bir toplumda yaşayacağıyla ilgili seçmenlerin işe karıştığı kararlardır. Uzmanların bu konularda ortalama bir seçmenden daha iyi bir karar vereceklerini düşünmek için bir neden yoktur.”

Demokrasi probleminde kitabın önermesinin yaşadığı temel sorun bir siyasal kararla ilgili neyin “doğru” neyin “yanlış” olduğuna ilişkin bir standart olmamasıdır. “Ortak yararın farklı birey ve gruplara farklı şeyler ifade etmesi”(Schumpeter) oy denkleminde amaç fonksiyonunu tanımlamaya ve optimizasyon yapmaya olanak tanımamaktadır. Yazarın ifadesi ile:

“Belirli politikaların ortak yararımıza aykırı olduğunu nesnel bir anlamda söyleyebilseydik, o zaman demokrasinin –oy sandığından yansıdığı şekilde- bir çeşit kolektif bilgeliğe dayanması onu mükemmel bir karar verme sistemi yapar ve her demokrasinin iyi politikalar üretmesi ihtimalini yükseltirdi.”

Ve kitabın son paragrafı:

“Bir arada nasıl yaşarız? Birlikte yaşamak nasıl karşılıklı yarar getirir? Demokrasi insanların bu sorulara yanıt bulmasına yardım eder, çünkü demokrasi deneyimi her islediğinizi alamadığınız bir deneyimdir. Karşıtlarınızın kazandığını ve bizzat elde etmeyi umduğunuz şeyleri aldığını görme ve bunu kabul etme deneyimidir. Çünkü onların sizin değer verdiğiniz şeyleri yok etmeyeceklerine inanır ve istediklerinizi elde etmek için yeni bir fırsat bulacağınızı bilirsiniz. O anlamda sağlıklı bir demokrasi -sonuçta toplumsal sözleşmenin temeli olan- uzlaşmanın ve değişimin erdemlerini insanların kafasına sokar. Demokrasilerin bulduğu çözümler, kitlenin bilgeliğini kanıtlamayabilir. Çözümleri demokratik yoldan bulma kararı ise kanıtlar.”

Son not:

Kitabın başlığı üzerinden kitlelerin her zaman ve koşulda bilgeliğe eğilimli olduğu algısına kapılmak büyük bir yanlış. Kitapta geçen kitleyi de grup olarak okumak daha mantıklı. Grubu asgari şartları (çeşitlilik, ademi merkeziyet, eşgüdüm ve bağımsızlık) sağlayacak şekilde kurduğunuzda etkin bir sonuç almak için optimum bir grup büyüklüğü de olacağını düşünüyorum. Asgari şartların sağlanması durumunda grubun uzmanlardan oluşması da elbette daha değerlidir. Asgari şartlardan çeşitlilik bilgi çeşitliliğini içermektedir. Bilgi içermeyen çeşitliliğin marjinal katkısı da sıfıra yakında. Son olarak kitabın önermesini bir sosyal optimizasyon çözümü olarak okumak lazım.

Ekşi Sözlükte kitlelerin bilgeliği başlığı altında kitap hakkında “herkesin tavsiye ettiği ama kimsenin bulamadığı”, “herkesin bildiği halde kimsenin okumadığı” gibi yorumlar yapılmış. Kitapyurdu bir kitaptan kaç adet satıldığını gösteriyor, Kitlelerin Bilgeliği 131 adet satılmış 19 Kasım 2015 itibariyle. Ayrıca kitabın 2009 yılında ilk baskısını yapmasına rağmen henüz ikinci baskıyı yapmadığını da belirtmek lazım. Bu arada yazarın New Yorker dergisinin “The Financial Page” bölümünün yazarı olduğunu da ekleyim.

http://www.newyorker.com/magazine/the-financial-page

Yazımı kitle konusunda yazılmış en büyük kitaplardan “Kitle ve İktidar”ı okumakta olduğumu belirtip kitap hakkında bir yazı vaadi ile sonlandırmak işitiyorum.

170058_B

Künye

Çevirmen: Osman Deniztekin

Yayın Tarihi: 2009 (1. Baskı)

ISBN: 9789754343717

Sayfa: 304

Boyut: 13.5×21 cm

Yayınevi Tanıtım Notu (Arka Kapak):

Surowiecki ilk başta sağduyuya ters düşen bu fikrin gerçek dünyamızda nasıl hayata geçtiğini; pop-kültür, psikoloji, karınca biyolojisi, ekonomik davranışçılık, yapay zekâ, askeri tarih ve siyaset kuramı gibi çok farklı alanlara girip çıkarak gösteriyor. İleri sürdüğü incelikli argümanları günlük yaşantımızdan hepimizin aşina olduğu örneklerle önümüze koyuyor: Beklediğiniz sıra neden daima en uzunudur? Dünyanın herhangi bir yerinde aldığınız bir somun, binlerce kilometre ötedeki bir cıvataya nasıl tamı tamına uyar? Ulusal TV kanalları neden bu kadar berbattır? Trafik sıkışıklıkları neden olur? Bir TV yarışmasında para kazanmanın en iyi yolu nedir? Hollywood yapımı Mafya filmleri, büyük şirket gruplarının varlık nedeni hakkında bize ne öğretir?..

“Her yanımızı uzmanların kuşattığı bir dönemde, Surowiecki bu seçkinlere daha az, kolektif aklımıza daha fazla güvenmemiz gerektiğini söylüyor. Aşina olduğumuz konuları alıp varsayımlarımızı altüst ediyor ve bizi olaylara bambaşka bir açıdan bakar hale getiriyor. Burada yazılanlardan çıkarılacak sonuçlar sadece finans dünyası ve piyasalarla sınırlı kalmayacak kadar geniş kapsamlı…”

Jacob Weisberg, Slate editörü

Yayınevi linki:

http://varlik.com.tr/kitapDetay.aspx?kategoriID=35&kitapID=402

http://knopfdoubleday.com/book/175380/the-wisdom-of-crowds/

Kitlelerin Bilgeliği” için bir yanıt

Yorum bırakın