Babalar ve Oğullar

Klasikler haritasında Turgenyev dükalığına de uğramış oldum. Turgenyev’in bu eseri ile Rus düşünce ve politik dünyasında “nihilizm” kavramının yerini sağlamlaştıran kişi olduğu belirtiliyor. Nihilizmin Rusya’da bir akım haline gelmesi Babalar ve Oğullar sonrasında Bazarov karakterinin önderliğinde olmuştur diyebiliriz. Hilmi Ziya Ülken Sosyoloji Sözlüğü adlı eserinde Nihilizmi ilk defa Turgenyev tarafından Babalar ve Oğullar’da zikredilmiş olan rus siyasi ve felsefi partisinin doktrini olarak tanımlıyor. Bazarov’un yoldaşı Arkadiy’in tanımı ile nihilistin kim olduğunu söylersek: “Nihilist, hiçbir otorite karşısında eğilmeyen, ne denli saygın olursa olsun, hiçbir prensibi eleştirmeden benimsemeyen insandır.”(28)

Ansiklopedik Politika Sözlüğü’nde Faruk Sönmezoğlu nihilizmi “19. Yüzyılın sonlarında Rusya’da ortaya çıkan ve sosyal yapı içince varolan hemen her şeye karşı bir başkaldırma şeklinde belirginleşen bir akım… En önde gelen temsilcileri Dobroliyubov ve Pisarev olan hareket mevcut dini, estetik, ahlaki değerlerin tümünü yadsırken, Auguste Comte pozivitizminin etkisiyle deneysel tabi bilimler ve sosyal gerçekçiliğin savunuculuğunu yapmaktaydı.”

Sözlüklerde hiççilik olarak da geçen kavramı Türk Dil Kurumu şu üç şekilde tanımlıyor:

  1. Var olan bütün varlıkları, değerleri ve gerçekleri reddeden bir öğreti
  2. Her türlü gerçek varlığı inkâr eden aşırı bireycilik, hiççilik, yokçuluk
  3. Her türlü siyasi düzeni inkâr eden, toplumun birey üzerinde hiçbir baskısını kabul etmeyen görüş

Kubbealtı Lugatı’ndaki ise şu tanımlara yer verilmiş:

  1. Yokluk, hiçlik kavramını merkez olarak alan fikir cereyanlarına verilen isim. 
  2. Toplumun fert üzerinde hiçbir baskısını kabul etmeyen, her türlü siyâsî düzeni inkâr eden aşırı ferdiyetçilik, aşırı bireycilik. 
  3. Ahlâk konusunda yerleşmiş hiçbir kural ve değer kabul etmeyen görüş.
  4. fels. Her türlü gerçek varlığı inkâr eden, hiçbir hakîkat kabul etmeyen, hakîkatin bilgisine erişilebileceği fikrini reddeden görüş, hiççilik, ademiye, leysiye. 
  5. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da ortaya çıkan inkârcı ve ihtilâlci hareket.

Açıkçası bu tanımlar Bazarov’un ızdırabını çektiği gel-gitleri ile kurmaya çalıştığı fikir düzlemini tam olarak yansıtmıyor. Bazarov cahil köylüyü de ukala, düzenbaz ve şekilci aristokratı da kabul edemeyen, hazmedemeyen, yıkmadan yeni bir düzenin kurulamayacağını düşünen, ilkesel olarak romantizme kesinlikle karşı, sadece temel bilimleri kabul eden kelimenin tam anlamı ile bir devrimci. Ama şahsi hayatında yaşadığı gelgitler de gösteriyor ki, Bazarov’un devrimciliği hayattan kopuk gerçeküstü bir devrimcilik. Ancak, Turgenyev’in bir roman ile Rus düşünce ve siyaset dünyasında köklü bir hareketin oluşumunun temellerini attığını söylemek yanlış olmaz.

Klasikleri okumayı düşünenler için kesinlikle listeye eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Rusya’nın toplumsal dönüşümü içerisindeki çatışmaları okurken kendi toplumumuzla ilgili de bir şeyler okuyacaksınız. Belki de daha önemlisi insanın keşfinin yolculuğu olan büyük roman yolculuğunda bence önemli bir parça Babalar ve Oğullar. Karakterlerin özellikle de Bazarov’in yaşadığı kişisel gel-gitler çok güzel işlenmiş. Romanla ilgili tek aklımda kalan husus: Karakterlerin altı ay sonra neler yaptığına ayrılmış son bölüm olmasa ve karakterlerin gelecekleri hakkında karar verme yetkisi okura bırakılsa nasıl olurdu?

bazarov

Genelde romanlarda güzel cümleler ilgimi çekse, hatta bazen kitap kendiminse altını çizip kendimin değilse bir kenara sayfaları not alsam da genellikle blogda romanlardan cümle alıntısı paylaşmıyorum. Ancak Babalar ve Oğullar’da o kadar güzel cümle ile karşılaştım ki, paylaşmadan edemedim. (Alıntıların kaynağı: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Ergin Altay Çevirisi Ocak 2011 4. Baskı)

Zaman hiçbir yerde Rusya’da olduğu kadar hızlı geçmez. Anlatıldığına göre, yalnızca cezaevinde daha hızlı geçermiş. 38

Pavel Petroviç’se, gençlik yıllarının artık geride kaldığı, yaşlılığınsa henüz başlamadığı o bulanık, alacakaranlık günlere, umutlara benzeyen hüzünlerin, hüzünlere benzeyen umutların dönemine yapayalnız bir bekar olarak giriyordu. 39

Geçmişini yitirmekle her şeyini yitirmişti. 39

Dünyada kucağında sağlıklı bebeğiyle güzel bir anneden daha etkileyici bir şey var mıdır acaba? 46

Çocuklar onları seveni hisseder. 52

O saf köylüler de kesin aldatıyorlar babanı. Atasözünü bilirsin: “Rus köylüsü Tansı’yı bile soyar.” 54

Yılın en güzel günleri gelmişti: Haziranın ilk günleri. 56

Önceki gün baktım, Puşkin okuyor. Bunun işe yaramaz bir uğraş olduğunu anlat ona lütfen. Öyle ya, çocuk değil artık: Bu saçmalıkları bırakması gerek. Günümüzde romantizmin yeri yok! Doğru dürüst bir şeyler ver eline, okusun. 57

Aristokrasi, liberalizm, ilerleme, prensipler… daha ne kadar yabancı sözcük geliyorsa aklınıza… Hepsi saçmadır… Hiçbiri Rus insanına gerekli değildir. 61

İnsan prensipleri, kuralları nasıl yadsıyabilir, aklım almıyor. Yaşamınızı başka ne yönlendirebilir? 62

Küçümsemeyi hak ediyorlarsa elden ne gelir! 64

Günümüzde aile veya toplum içinde acımazca yadsımayacak bir tek kurum gösterirseniz bana, o zaman dediklerinizi kabul etmeye hazırım. 68

Bizde olmayan, bize karşı üstünlük kurmalarını sağlayan bir şey de var onlarda… 70

Romantik bir yaradılışı yoktu ve Fransızlarınki gibi insanlara uzak, tutkulu, kendini pek beğenen kuru ruhu hayal kurmaya yaktın değildi… 73

Arkadaşının bu önerisine çok sevinmişti, ama sevincini gizlemesinin uygun olacağını düşünmüştü. Boşuna nihilist değildi! 74

Hiç oyalanmayalım, yalnızca aptallarla çok akıllılar oyalanırlar. 99

Bedensel hastalıkların nereden kaynaklandığını az çok biliyoruz; ama ruhsal hastalıklar kötü eğitimden, çocukluktan başlayarak kafalara doldurulan gereksiz bir sürü şeyden, sözün kısası, toplumdaki bozukluklardan oluyor. Toplumu düzeltin, bu hastalıklar kalmayacaktır. 104

Zaman (bilindiği üzere) bazen kuş gibi uçar gider, bazen sümüklüböcek gibi ilerler; ama insanın en çok hoşlandığı, onun çabuk mu, yavaş mı geçtiğini fark etmemesidir. 112

Belki her insan bir bilmecedir. 120

Çömlek pişirmek Tanrı’ya göre değildir!.. 135

Bence bir kadına parmağının ucunu kaptıracağına git kaldırım taşı kır, daha iyi. 138

Yalnızca masal bülbülleri yem yemez. 142

Aslında her insan, kendisine atılan her iftiradan yirmi kat daha kötüsünü hak eder. 161

Arkadiy,

-Sizi görmeye geldim Anna Sergeyevna, diye başladı. Hiç beklemediğiniz bir şey getirdim size…

-Önce kendinizi getirdiniz ki, en güzel bu… 177

Yaz çiçeklerinin olduğu gibi kadınların da birden çiçek gibi açmaya, güzelleşmeye başladıkları bir devresi vardır. 180

Bilirsiniz, doktorlar açgözlü olurlar. 183

Rus köylüsü, bir zamanlar Bayan Radcliffe’in gizemli yabancı diye sözünü ettiği insandır. Kim anlayabilir onu? Kendi bile anlamıyor kendini. 196

Kavak ağacına Rusçada aydınlık anlamına gelen ”yasen” denmesi çok yerinde değil mi? Hiçbir ağaç onun gibi hafif, ışıl ışıl uzanmaz gökyüzüne. 206

Sık buluşan, aralarında dostluk bağı olan gençler çoğu zaman aynı şeyi düşünürler. 208

Yalnızken ister istemez düşünüyor insan. 209

Sizin gibi varlıklı olan insanlarda genelde bu yetenek yoktur; çarlar gibi onlar da gerçeğe güçlükle ulaşırlar. 209

Yoksul olduğunu bilen ve bunu söyleyen bir insanın içinde bir çeşit övünme duygusu olduğunu düşünürüm. 210

İnsanın kendine saygısını yitirmeden boyun eğmesini anlarım ama; mutluluk verir insana bu. Ama hep boyun eğen biri olmak… 210

Derebeylerin arasında yaşamak nasılmış gör işte. Zamanla kendin de bir derebeyi oluverir, şövalyece gösterilerde bulunursun. 213

Katya ise, kendi gözyaşlarına sessizce gülümseyerek çocuk gibi ağlamaya başlamıştı. Sevdiğinin gözlerinde böyle gözyaşları görmemiş olanlar, insanın kalbi minnettarlıkla ve çekingenlikle titrerken dünyada ne denli büyük mutlulukların olabileceğinden habersizdirler. 224

Uçan balıklar bir süreliğine havada kalabilirler, ama sonra gene suya dalmak zorundadırlar. 225

Valizimde boş yer vardı, zaman dolduruyorum oraya. Yaşam valizimiz de öyledir işte; içinde boş yer kalmaması için eline ne geçerse dolduracaksın. 226

Çok eski bir gerçektir ölüm, ama herkese yeni gelir. 244

Sağlara ölüden dost olmaz. 245

Ama her zaman geçer öğlen sıcağı akşam olur, gece olur ve acı çekenler, yorgunlar tatlı tatlı uyuyacakları huzurlu yuvalarına dönerler… 246

Arka Kapak

İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883): Yapıtlarıyla, 19. yüzyıl Rus klasikleri arasında Avrupa’da ve ülkemizde ilkönce çevrilen ve tanınan yazarlardan biri olmuştur. İlk Aşk ve İlkbahar Selleri’nden Duman ve Ham Toprak’a pek çok nitelikli öykü ve roman yazmış olmasına karşın, Turgenyev adı günümüzde de, 1862’de yayımlanan ve nihilizmin simgesine dönüşen oğul Bazarov tipini yarattığı Babalar ve Oğullar romanıyla özdeşleşmiş gibidir.

Ergin Altay (1937): Yusuf Ziya Ortaç’ın Akbaba dergisinde yayımlanan ilk öykü çevirisi Zoşçenko’dan günümüze, son elli yılın en önemli Rusça çevirmenlerindendir. Dostoyevski ve Tolstoy kadar, Gogol, Gonçarov ve Çehov da Altay’ın yetkinlikle dilimize kazandırdığı yazarlar arasındadır.

bveo

Künye:

  • Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  • Çevirmen: Ergin Altay
  • Baskı: 2008
  • Sayfa Sayısı: 259
  • Etiket Fiyatı: 14 TL

https://www.iskultur.com.tr/babalar-ve-ogullar.aspx

Yorum bırakın