Piyasa İslamı – Patrick Haenni

Bir Ekonomizm Eleştirisi’nden sonra Heretik Yayıncılık’tan çıkmış konu yörüngesi yakın başka bir kitabı daha okudum: Piyasa İslamı. Bir Ekonomizm Eleştirisi’nde meta yönelimli bir modernite tesisini hedefleyen üç anlayıştan birisi olarak ele alınan “Ilımlı İslam Kalkınma Anlayışı”nın kısa ve özgün bir sunumunu Patrick Haenni’in “İslam Suretinde Neoliberalizm” alt başlıklı “Piyasa İslamı” adlı kitabında okuyoruz.

Patrick Haenni uzmanlık alanı İslamcılık ve İslam toplumları sosyolojisi olan Arapça bilen ve uzun yıllar Mısır başta olmak üzere çeşitli Ortadoğu ülkelerinde yaşamış İsviçreli bir siyaset bilimci. Kısa bir internet araştırması ile Haenni’in kitabının Arap ülkelerinde oldukça ses getirdiği sonucuna ulaşabiliriz. Goodreads’de 8 Mayıs 2016 itibarıyla kitabın Arapça baskısı için 215 oy verilmiş (ortalama 3,7) ve 70 inceleme yapılmış durumda.

Kitabın Türkçe ilk baskısı 2011 yılında Özgür Üniversite Kitaplığı tarafından yayınlanmış. Takip edenlerin bileceği üzere kitabın kendi ifadesi ile Türkçe söyleyeni Levent Ünsaldı Hoca bu arada Heretik Yayıncılık’ı kurdu ve bu yayınevi tarafından 2014 yılında kitabın yeni bakısını yapılmış. Kitap 2005 yılında ”L’islam de marché: L’autre révolution conservatrice” adı ile Fransızca basılmış. Kitabın Heretik baskısının takdim yazısı Ali Yaşar Sarıbay’a ait. Sarıbay Weber’den hareketle modernleşme sürecinin İslam toplumları için bir mutlak hakikat arayışı ve gündelik hayatı anlamlandırma girişimi olarak bir anlam arayışına kapı araladığını ve sekülerleşme zorunluluğunun, İslami yapıları, değerleri ve fikriyatı rasyonalist bir söyleme dönüştürme etkisinin belirleyici hale geldiğini ifade etmektedir. Bu dönüşüm paradoksal şekilde dini şimdinin bir meselesi olarak merkezi bir konuma getirmiş olup, Haenni işbu “İslamlaşma” dalgasının sosyolojisini resmetmektedir. Sarıbay’ın ifadesi ile Haenni’in temel tezi şudur: Kapitalist modernleşme ve küreselleşmenin hakim olduğu, dolayısıyla hemen her şeyin “piyasa mantığına” vurularak kıymetlendirildiği bir dünyada İslam’ın bu mantıkla karşılaşmasının; İslam’ın o dünyayı değil, o dünyanın İslam’ı “Piyasa İslamı” olarak başkalaştırmış olduğu.

Haenni, Piyasa İslamı’nı atipik bir olgu olarak meydana çıkaran şu dört faktörü sıralıyor: 1) Dünyevi hayat meselelerine birey üzerinden bakan bir yaklaşımın öne çıkması; 2) İslamı’ı siyaset merkezli algılamanın gerilemesi; 3) Şirket’in kültür ve değerleri ile dinsel alana nüfuzu ve 4) ”İslam’ın neoliberalleşmesi”, İslam’ın özelleştirmenin ve sosyal refah devletinin bertaraf edilmesinin bir aracı haline gelmesi. Buna koşut olarak, kitap dört ana bölümden oluşuyor: İslamcılığı Aşmak, Piyasa Destekli Dinsellik, Piyasa İslamı’nın Kültür Savaşları ve Sosyal Devletin Kuyusunu Kazanlar.

Aker-2016-İlkbahar-Yaz-Eşarp-Modelleri-2-785x600

Tamamen dinsel referanslı alternatif bir medeniyet hayali üzerine kurulu İslamcı ütopya, bireyin yeniden keşfedilmesine ve kutsanmasına imkan sağlayan yeni bir İslami dinsellik karşısında sürekli mevzi kaybetmektedir. İlk bölümde Haenni, devlet, politika ve kimlik gibi vesayetçilerden azat olmuş bir (İslamcı) bireysellik keşfine çıkmıştır. İkinci bölümde geleneksel İslamcılık’ın tasfiyesi ile talep ve projelerin ifade edilmesi için tek platform kalmıştır, piyasa. Haenni’in ifadesi ile dinsel içerikli “arz”, ideolojik ölçütün ve kimliksel reflekslerin kar amacına göre ikinci planda kaldığı bir piyasada herhangi bir ticari ürün gibi değerlendirilmektedir. Bu piyasa mantığının içerisinde de evrensel olana vurgu ve dini normların geri plana atılması zorunlu olarak etik kavramını öne çıkarmaktadır. Benzer bir tartışmayı sosyal devletin tasfiyesinde İslami yardım kuruluşları bahsinde de görmekteyiz. Piyasa odaklı bakış açısının “din tüccarlığı” olarak yorumlanmasına ise karşı çıkıyor Haenni ve bunu Müslüman olmanın gururunun siyasal formlardan öte ekonomik başarı kültü etrafında yaşanması olarak yorumluyor. Üçüncü bölümde ekonomik başarı odaklı bireyin Sünni İslam içinde ciddi bir kültürel savaşın (kulturkampf), yenilenmenin ve alt üst oluşun tohumlarını attığı ortaya konulmaktadır. Artık kozmopolit, girişimci, piyasa yanlısı bir dindar burjuva vardır. Haenni, her biri de kendine özgü şart ve yollarla, üç büyük Müslüman coğrafyasının (Arap dünyası, Türkçe konuşulan topraklar ve Güneydoğu Asya) aralarında hiçbir eş güdüm olmaksızın işletme kültür ve değerlerini keşfettiğini belirtiyor. Dört ana eksene dayanan analizin son kısmı sosyal devleti tasfiye eden devletin küçültülmesi ve sivil toplumun güçlendirilmesi odaklı neoliberal hâkimiyete ayrılmış. Haenni bu bölümü şu şekilde bitirmektedir: “Müslüman dünyanın bütününde genel eğilim İslami hareketlerin piyasa mantığını benimsemeleri ve hayır işleri yönelimli devletçilik karşıtı politikalar izlemeleri yönündedir. O halde, Mawdudi, Sayyed Qutb veya Mustafa al-Sıbai gibi İslamcı ideologların çok beklediği ve arzuladığı kapitalist dünyayla hesaplaşmanın yerine, piyasa ekonomisi dahilinde kazanan ve kazandıran İslam kartını oynamak ve modern ekonomileri dinselle eklemleme gayesinde olan küresel new traditionalism akıntısı içerisinde konumlamak çok daha makul olacaktır.”

“O halde geriye Piyasa İslamcılarının farklılıklarını ortaya koyabilecekleri bir dünya görüşü bulmak kalmıştır. Söz konusu olan hem modern olmak hem de Aydınlanma değerlerini hiç devreye sokmadan dinseli yeniden yorumlayabilmektir. Piyasa İslamı’nın düşsel pusulası bu noktada muhafazakar Amerika’yı göstermektedir.”

Haenni kitabın sonunda Piyasa İslamı’nın Aydınlanmanın laik ve akılcı değerlerine vurgu yapan Avrupa ile tutuşulan modernite mücadelesinde Amerika’nın yanında yer aldığını belirtip, medeniyetler çatışması jeopolitiğine karşı, mücadelenin gerçek taraflarının ve muhataplarının doğru şekilde tespit edildiği bir fikirler çatışması yaşandığını işaretle noktalıyor.

Önemli önermelerde bulunmakla birlikte Haenni’in kitabı yalnızca takdimle birlikte yalnızca 124 sayfadan oluşuyor. Kısa ve kanımca biraz da kısıtlı gözlemlerde önemli çıkarımlar yapıyor yazar. Ancak, işaret ettiği sosyolojik eğilim ve dönüşümün genel olarak gerçeği yansıttığını düşünüyorum. Levent Ünsaldı Bir Ekonomizm Eleştirisi’nde ülkemizde uygulanan kalkınma/ekonomi politikalarının nasıl da uluslararası konjonktür okuması ile daha iyi anlaşılabileceğini gösterdiği gibi Haenni de İslam dünyasındaki genel sosyolojik trendlerin ülkemize özgü koşullar söylemlerini nasıl dağıttığını göstermektedir. Bu noktada ülkemizdeki toplumsal yapının rejimin temel ilkeleri ile ya da başka bir okuma ile kapitalizmle çatışmayı bir kenara bıraktığını ve toplumun bireysel olarak ama beraber yürüyerek mutlu mesut yaşamına (kendisine uzatılan ilaç kapsülü) devam ettiğini görüyoruz. Artık bireysel başarı hikayelerini hiçbir “ilke”nin bozmaya gücü yetmeyecektir.

Aynı konuya Haenni’in tasvirindeki Avrupa-Piyasa İslamı destekli ABD kampları çatışmasında ikinci tarafa ait olarak adlandırılabilecek Vali Nasr’ın farklı bir bakış açısı ile de olsa İslami Sermayenin Yükselişi kitabında değindiğini not etmek istiyorum. Vali Nasr analizinin temeline yükselen dindar sermayeyi ve bunun dönüştürücü gücünü alıyordu.

Yazımı Ethen Mahçupyan tarafından yazılmış TESEV’in Aralık 2014 tarihli “Türkiye’ye İçeriden Bakış: Yükselen İslami Orta Sınıf” raporundan bir alıntı ile sonlandırmak istiyorum:

“Yeni orta sınıfa damgasını vuran en önemli unsurlardan biri ise muhakkak ki yeni ‘İslami bireyin’ ekonomik bir aktör olarak yeniden tanımlanması… Dinin piyasa gerekleri karşısında nötr hale geldiği, iş hayatına rasyonel bakışın yerleştiği, girişimciliğin özenilen bir nitelik olarak algılandığı, kalkınma ve gelişmişliğin olumlu değerler olarak görüldüğü bir yeni dünya oluşmuş durumda. Memurluk zihniyetinin horlandığı, esnaflığın teşvik edildiği bu ortam, belirgin bir zenginleşme ve genel piyasa sistemine entegrasyon hayaliyle birlikte yaşanıyor.”

Not: Yazı içerisindeki fotoğraf reklam amacı taşımamaktadır. Kitapta yer alan örneklere benzer şekilde bugünlerde İstanbul sokaklarında görülen reklam afişlerine atıf amaçlıdır.

Arka Kapak:

Özellikle Mısır, Türkiye, Endonezya ve genel olarak Müslüman coğrafyasının bütününde, Geleneksel İslamcılığın gölgesinde öne çıkan yeni bir “Siyasal İslam” vücut bulmakta: Piyasa İslamı. Batı değerleriyle eklektik bir uzlaşının ürünü olan bu İslam, Amerikan işletme kültüründen beslenmekte; özgüven edinme ve kendini gerçekleştirme stratejilerine methiyeler düzerek bireysel başarıyı göklere çıkarmakta; geleneksel İslami yasakları, pazarlamanın ve kitle tüketim kültürünün gerekleri doğrultusunda yeniden yorumlamakta ve yumuşatmakta; siyasal İslam’ın geleneksel hiyerarşik örgütsel yapılanmalarını bertaraf etmekte ve sosyal devletin altını oymaktadır. Görsel, işitsel ve giyime dair İslami algıları ve dayanışma şekillerini baştan aşağı değiştiren Piyasa İslamı’nın baş aktörleri (dindar girişimciler, Batı modernitesinin kurum ve figürleriyle “barışmış” İslamcı yazarlar, İslami medyatikler), her şeye rağmen ahlakçılıklarından vazgeçmemekte ve çoğulcu yaşam tarzlarını da hazmedememektedirler. Sosyolojik anlamda yeni kentli burjuvazilerin bayraktarlığını yaptığı bu İslam anlayışının temel amacı, Amerikan tarzı muhafazakârlıkla birçok noktada örtüşen benzer bir “muhafazakâr devrim” tetiklemektir. Böylece o çok beklenen “Müslüman Aydınlanması” idealinden çok uzaklarda; din, ahlak, hayır işleri ve piyasa etrafında şekillenmiş bir fazilet ekseni doğrultusunda paradoksal olarak değerlendirilebilecek yakınlaşmalar (İslam-Amerika) gayet rahat gerçekleşebilmektedir.

Politolog Patrick Haenni’in; Mısır, Sudan, Fas, Yemen ve Afganistan’daki İslamlaşma süreçlerine dair daha birçok çalışması mevcuttur.

piyasa_kapak

Künye:

  • Yayınevi: Heretik Yayıncılık
  • Türkçe Söyleyen: Levent Ünsaldı
  • Baskı: 2014
  • Sayfa Sayısı: 126
  • Etiket Fiyatı: 13 TL

https://heretik.com.tr/2014/09/30/haenni-piyasaislami/

Yorum bırakın