Küresel Finans Sisteminin Öyküsü 1: Anonim Şirketin Doğuşu

“Küresel Finans Sisteminin Öyküsü” başlığı ile bir yazı dizisi halinde Keseden Bankaya Tezgahtan Borsaya adlı kitapta yer alan konuları sırasıyla ele alacağım. Orijinal olarak “The Global Financial System 1750-2000” adıyla 2001 yılında basılan kitabın yazarı Texas Lamar Üniversitesi finans hocasıdır. En başta kısaca söyleyim ki kitap oldukça rahat okunan, güzel bir kurguya sahip, ekonomi-finans dünyasına ait genel bir bilgisi olanlar için gayet okunabilir bir eser.

Allen önsözde tarihçilerin, iktisadi olaylara tarihsel açıdan siyasi olaylarla neredeyse aynı derece önem verdiğini, Sanayi Devrimini Fransız İhtilali ya da Amerikan Devrimi kadar önemli bulduklarını ancak piyasa katılımcılarının geleceğe ilişkin beklentiler ve geleceğin sırrına ermek arzusu ile geçmişin önemini azımsadıklarını ifade etmektedir. Bitmez tükenmez dalgalanmaların piyasalar üzerine daha geniş açılı bir açısı gerektirdiği, bunun da istatistik veya zaman serisi çalışmalarından çok bir tarih çalışması ile olabileceğini ilave ediyor. Kitapta global finansal sistemin kuruluşundan 20. yüzyılın sonuna kadar evrimi ele alınmakta.

İlk yazının konusu Allen’in ilk olarak ele aldığı konu olan anonim şirketin doğuşu. Sorumluluk riskini sınırlayarak daha riski alanlara yatırım yapma yollarını açan anonim şirketler mevcut ortaklardan bağımsız olarak süre kısıtının da olmaması ile kalıcı imtiyazları da gündeme getirdi. İlk büyük sömürgeciler Portekiz ve İspanya anonim şirketlerden faydalanmadı ancak 16. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de bir anonim şirket patlaması yaşandı. Doğu Hindistan Şirketi sonraki yüzyılın başlarında dünyanın dört bir yanında konuşlanmış yöneticileri, kendi askeri gücü ve sermaye gücü ile büyük bir devdi. Ülkeler ve şirketler arasında da örtüşme vardı. Hollanda hükümetinin en büyük hissedarı olduğu Doğu Hindistan Hollanda şirketi 1602’de kurulmuştur.

Artan şirket sayısı ile 1698 yılında Londra’da menkul kıymetler borsası oluşturuldu. 1720’de Londra’da adını Güney Deniz Şirketi’nden alan Güney Denizi Balonu patladı. İspanya şirketin “Yeni Dünya” ile ticaretini kısıtlayınca büyük bir borsa çöküşü yaşandı. Bu çöküş tepki yasalarını da beraberinde getirdi. Anonim şirket kurulumu kısıtlandı ve yaklaşık yüz yıl boyunca anonim şirketler güç kaybetti.

Yine 1720’de Fransa’da yaşanan Mississippi Balonu parasal bir çöküş olmakla birlikte hisse senedi piyasalarına da sıkı bir denetim getirilmesi ile sonuçlandı. Kıta Avrupası ülkeleri bu Napoleoncu Yasa örneğini izlediler.

Amerikan Devrimi’nin ardından ABD’de eyaletler İngiliz sistemi olan her bir şirket için ayrı kanun modelini uyguladılar. Ancak 1837’de Connecticut mekanik ve rutin bir prosedüre geçerek sistemi liberalleştirdi. Bu modelin ülke geneline yayılması ile anonim şirket kavramı Amerikanlaştı. İngiltere bu modele ancak 1856’da geçebildi. İngiliz Parlamentosu aynı yıl sınırlı sorumluluk modelinin önündeki son engelleri de kaldırmıştı. Ve izleyen on yıl boyunca İngiltere’de anonim şirket sayısı hızla arttı. Almanya’da ise 1850’de neredeyse hiç anonim şirket yoktu.

Anonim şirket yapısını benimseyen ilk büyük çaplı sınai şirketler demiryolu şirketleriydi. 1884’te ilk kez duyurulan Dow Jones ortalamasındaki 11 hissenin 9’u demiryolu sektöründendi. Demiryolu yapımının şeffaflığı, hükümetlerce tanınan tekel hakları bu şirketlere yatırımı cazip kıldı.

19. yüzyılın ikinci yarısı ile gücünü artıran finans kapital anonim şirketlerin gelişiminde başat rolü oynamaya başladı. Devlet borçlanmalarına aracılıkta epey başarılı olan Rothschild gibi yatırım bankacıları anonim şirket hisseleri satmaya başladılar. 1852’de Fransız hükümeti tarafından demiryolları ve ağır sanayinin uzun vadeli finansmanı amacıyla kurulan Societe Generale de Credit Mobilier finans kapitalizminin artan gücünün tipik bir örneğidir. Bu banka hem mevduat bankacılığı hem de borsa aracılığı yapmış olup bugün bile tartışılan model ayrımı tartışmasının öncül bir örneğidir. Bankalarla sanayi arasındaki bu yakın ilişkiye dayalı finans kapitalizmi bu dönemde özellikle Almanya’da yükselişe geçmiştir.

ABD’de ise finans kapitalizmi dönemini bir kurum değil, John Pierpont Morgan adlı bir tüccar banker başlatmıştır. Tüccar bankerler anonim şirket şeklindeki bankaların tabi olduğu kısıtlara tabi olmaksızın birkaç zengin işadamına mevduat hesabı açıp, bir yandan da devlet tahvili satışı, hisse senedi satışı ve uluslararası ticaretin ihtiyacı olan fon transferine aracılık ediyorlardı. Morgan bir şirketten hisse senedi ya da bono olmadan önce ortaklarından birisinin o şirketin yönetim kuruluna üye olmasını şart koşuyordu. Böylece çok sayıda şirketin yönetiminde söz sahibi olan Morgan bu gücü müşterileri arasında rekabeti sınırlamak ve yatırımlarındaki riski azaltmakta kullandı. Bunu daha sonra United States Steel Corporation’da olduğu gibi demiryolu ve imalat şirketlerinin birleştirilmesi izledi. 1920 yılına gelindiğinde Morgan and Company 167 kişi ile birbirine bağlı 2450 yönetim kurulundan oluşan bir ağ kurarak ABD’deki anonim şirket varlığı toplamının dörtte birini kontrolüne geçirmişti.

Finans kapitalizminin gücünü en fazla hissettirdiği ülke Almanya idi. İngiltere ve İtalya’da uluslararası ticareti finanse etmek için doğan bankacılık, Almanya için sınai girişimlerini finanse etmek için gerekliydi. 1870’lerde anonim şirket sayısı hızla arttı.1870-1872 arasında sadece banka olarak 107 şirket kuruldu ama çoğu 1873’teki krizde battı. Bu Alman finans kapitalizminin laissez faire’i gözden çıkarmasının nedenlerinden birisidir. 1873 sonrası Alman bankaları güçlerini endüstri kartelleri yaratmak için kullandılar. 1879 Almanya’nın serbest ticareti sona erdirmesi kartelleşmeyi daha da artırdı. Alman hükümeti ikinci dünya savaşı sonuna kadar kartellere verdiği desteği sürdürdü.

1868’de Meici dönemi ile Japonya kendine özgü bir finans kapitalizmi geliştirdi. Zaibatsu (para örgütü) denilen aile şirketleri çok çeşitli sanayi dalında faaliyet gösteren şirketlerin tahvillerini ellerinde tutuyor ve bu şirketler arasında işbirliği sağlıyorlardı. Zaibatsu’lar büyük şirketler topluluğunu finanse eden bir de banka sahibiydi. Birinci dünya savaşı sırasında hızla gelişen dört Zaibatsu (Mitsui, Mitsubishi, Sumitomo ve Yasuda) 1930’lu yıllarda hemen her sektöre hakim hale gelmişti. Bankacılık sistemine de hakim olan Zaibatsu’lar küçük firmaları da yönlendirerek kendilerine ayrıcalıklar sağladı. İkinci dünya savaşı sonrası işgal güçleri dünyanın en büyük holdingleri olan Zaibatsu’ları dağıttılar. Ancak bugün bile Japonya’da modelin etkisi ağırlığını hissettirmektedir.

Almanya’da kartellerin, Japonya’da da Zaibatsu’ların oynadığı rolü ABD’de tröstler, birleşmeler ve holdingler üstlendi. 1879’da Standard Oil Company tröstleşerek ABD sanayinde bir ilki gerçekleştirdi. 1890’da tröstleri engellemeye çalışan Sherman Yasası’na karşın 1893’te New Jersey’de tanınan imtiyazlarla şirket birleşmeleri yolu ile aynı trend devam etti. Standard Oil Company dağılarak yerine Standard Oil of New Jersey kuruldu ve bunun rüzgarı diğer birleşmelerle devam etti. Ünlü American Telephone and Telegraph (AT&T)’de 1984’e kadar telekom tekeli olarak varlığını sürdürmüştür.

stdoil

ABD’de anonim şirket yapısını düzenlemeye yönelik Clayton (1914), Webb-Pomerene (1918) ve Edge (1919) yasaları anonim şirketlerin rekabet kurallarını hilal etmeksizin dilediklerince genişleme ve güç kazanmalarının yolunu açtı.

Yirminci yüzyılın başlarından itibaren çokuluslu şirketlerin yayılımı arttı. Latin Amerika’da çok sayıda çokuluslu şirket vardı. İkinci dünya savaşından sonra bu trend daha da hızlandı.

Uluslararası bankacılık, çokuluslu şirketlerden daha uzun bir geçmişe sahip olmasına karşın büyük bankaların uluslararası bankacılığa soyunmaları ancak çokuluslu şirketlerin ulusal sınırların dışında giriştikleri pazar ve kaynak arayışından sonra gerçekleşti.

Son olarak çokuluslu şirketlerin diğer ülkelerin siyasetine karışmasına da iki örnek vererek bölümü kapatmak istiyorum. Latin Amerika’da muz tekeline sahip United Fruit Company 1954 yılında ABD hükümetinin de desteği ile Guatemala hükümeti devirdi. International Telephone and Telegraph (ITT) şirketi de 1973 yılında Şili başkanı Allende’nin iktidardan indirilmesinde rol oynadı.

Tanıtım Bülteninden

On yedinci yüzyılın sonları… Sermaye toplamak için satışa hisse senedi süren şirketlerin sayısı hızla artıyor. Pek çoğu hükümetten izin bile alınmaksızın kurulmuş şirketler. Pazarlama tekniklerini adeta hokkabazlıkla harmanlayarak yüksek kâr vaatleriyle yatırımcıları büyülüyorlar. Batan gemilerle birlikte suların dibine gömülen değerli malları çıkarmayı vaat eden Diving Company, Thames kıyısında bir davet düzenliyor: Dalgıçlar, Londra’nın seçkin beyefendi ve hanımefendilerine bir gösteri sunuyor. Kafalarına geçirdikleri başlıkların canavar gözünü andıran camından etrafa bakıyor, bir boru aracılığıyla nefes alıp veriyor ve nehre dalıp çıkarak eski teneke parçaları, batık gemi palangaları çıkarıyorlar… Şirketin hisse senetleri hızla değer kazanıyor. Prof. Larry Allen, 18. yüzyıldan günümüze küresel finans sisteminin gelişimini böyle çarpıcı örneklerle anlatıyor; bankacılığın doğuşunu, modern kağıt para kullanımına geçişi, anonim şirketlerin yaygınlaşmasını, finans piyasalarının gelişimini, döviz piyasalarının ortaya çıkışını inceliyor. Allen, bugün kapitalizm karşıtı protestoların hedefi olan IMF ve Dünya Bankası gibi kurumları da tarihsel bir bakış açısıyla değerlendiriyor ve tarihteki örnekleri inceleyerek ekonomik krizlerin doğdukları yerlerden diğer ülkelere nasıl sıçradığını gözler önüne seriyor. Gitgide küreselleşen günümüz ekonomisinde kimi zaman deneyimli piyasa katılımcılarını bile çaresiz bırakan dalgalanmalar, finans piyasalarını anlamak için daha geniş bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor. Hiç kuşkusuz bu bakış açısı, finans piyasaları üzerine yapılan sayısız istatistik ve zaman serisi çalışmalarından değil, kapsamlı bir tarih çalışmasından elde edilecektir. Bu kitap, yalnız iktisat ve finans tarihiyle ilgilenen ve çalışmalarını bu alanlarda sürdüren okuyuculara değil, küreselleşme akımının bizleri nereye götürdüğü sorusuna yanıt arayan herkese yeni ufuklar açıyor. Larry Allen, Texas Lamar Üniversitesinde Ekonomi Profesörü. ABC-CLIO World History Companion to Capitalism (1998) ve The Encyclopedia of Money (1999) adlı eserlerin yazarı.

Künye

  • Yayınevi: Kitap Yayınevi
  • Özgün adı: The Global Financial System 1750-2000
  • Çevirmen: Mahmut Tekçe
  • Baskı: 1. basım 2003
  • Sayfa Sayısı: 256
  • Etiket Fiyatı: 22 TL